21 Mayıs 2011 Cumartesi

Özgeçmişinizi pazarlayabiliyor musunuz?



Etrafınıza şöyle bir bakarsanız herşeyin bir pazarı olduğunu göreceksiniz. 30 yıl önce insanlara 2005 yılında içme suyunu parayla alacaklarını ya da oksijen cafelerden oksijen satın alabileceklerini söyleseydiniz büyük bir ihtimalle sizinle dalga geçerlerdi.

Hava ya da suyu pazarlama süreci, kariyerinize başlarken kendiniz için oluşturmanız gereken pazarlama sürecindeki ile aynı. Deneyimi olmayan ve iş hayatına yeni başlayacak olan yani yeni mezun adaylar piyasada çok ve kolay bulunabilir.
Eğer siz de bu adaylardan biriyseniz kendinizi tanıtma ve işverene pazarlama sürecinde ne yapabilirsiniz? Tıpkı birşey satıyormuşsunuz gibi hedef kitlenizi belirleyin, etkili bir şekilde pazarlayın ve talep yaratın. Nasıl mı? Konuşmacı ve yazar Teena Rose özgeçmişinizi pazrlarken dikkate almanız gerekenlerden şöyle bahsediyor.
Kariyerinizin başlangıç aşaması, yarışa başlamanız için ilk ve en önemli adım. İlk özgeçmişinizi oluşturup becerilerinizi ve eğitiminizi nasıl sunacağınız kariyeriniz için bir kırılma noktası oluşturuyor. İşverenin ilgisini çekebilmeniz için 35 ile 60 saniye arası zamanınız var. Bu nedenle ilk özgeçmişinizi dikkat çekecek şekilde yazmalı ve düzenlenmelisiniz.
Bu süreç için ilk anahtarınız kendi kişisel özelliklerinize ve geçmişte kendinize neler kattığınıza dönüp bir bakmanız. Piyasada satılan her su nasıl üretilmiş olursa olsun mutlaka bir iddia taşır. Aynı şeyi siz de başlangıç özgeçmişiniz için yapabilirsiniz. Eğitim hayatınızda almış olduğunuz herhangi bir ödül var mı? Sizi geliştiren ve size değer katan stajlarınız oldu mu? Bu stajlardan gösterebileceğiniz referanslarınız var mı? Herkesin geçmişinde dikkati çeken ve bunu özgeçmişinde avantaj olarak kullanabileceği şeyler vardır. Siz de özgeçmiş hazırlarken bunların üzerinde düşünün.
İş arama sürecindeki bir başka anahtar da özgeçmişinizin nasıl göründüğü. Özgeçmişinizin yaratacağı etkinin yüzde 50'si tasarımından kaynaklanır. Eğer yeteneklerinizi işverenin ilgisini çekecek bir formatta sunabilirseniz, iş arama sürecinde diğerlerine oranla bir avantaj yakalamış olursunuz.
Özgeçmiş tasarımı ile ilgili bilgiye birçok kitaptan, internetten ve makalelerden ulaşabilirsiniz. Bu konuda dikkate almanız gereken şeylerden biri, özgeçmişinizi çok uzun tutmamak olmamalı. Sade ve anlaşılabilir bir düzen oluşturmaya dikkat etmelisiniz.

Özgeçmişiniz mutlaka reklamınızı yapmalı. Ürünü sattıran şey çoğu zaman reklamıdır.Özgeçmişinizi bir ürünün reklam aracıymış gibi düşünün, fakat burada ürün sizsiniz.
Uzmanlara göre özgeçmişinizi görecek kişi, ilk saniyelerde özgeçmişinizi gözden geçirerek sizin şirket için neler yapabileceğiniz konusunda ilk izlenimini edinir. Size düşen ne yapabileceğinizi çabuk ve açık bir şekilde ortaya koymak. Özgeçmişinize iş deneyimlerinizin kronolojiisiyle başlamak yerine, neyi hedeflediğinizi açıkça ortaya koyacak bir mesajla başlayın. Özgeçmişinizin üçte birini, kolay okunabilir ve ilgi çekici bir formatta kişisel özelliklerinize ayırın.

Bir satıcı sattığı ürününe ve yaptığı işe gerçekten inanıyorsa, ürününü övmekten kaçınmaz. Siz de çok fazla mütevazi olmayın. Bazı kişiler kağıt üzerinde kendilerini övmekten rahatsız olurlar, onun yerine mülakatta açıklama yapmayı tercih ederler. Başarıyla tamamladığınız şeyleri yazmaktan çekinmeyin, çünkü belki bir daha asla bu fırsatı yakalayamayacaksınız. İlgi alanları, ödüller, gönüllü faaliyetler, yayınlanmış eserler gibi bilgiler başvurulan iş ya da kariyer hedefleri açısından önem taşıyorsa bahsetmelisiniz.

Markanızı doğru kişilere ulaştırmak için her zaman fırsat kollamalısınız. Ürününüzün değerini, yararlarını ve avantajlarını tüketiciye yani işverene doğru bir şekilde anlatmak ve kendinize uygun bir imaj oluşturarak yaymalısınız.
KAYNAK: Kariyer.net

3 Nisan 2011 Pazar

Renklerin Dili

Renkler hayatımızın parçası. Peki renklerin hayatımızı nasıl etkilediğini biliyor musunuz? Renk seçiminin kimi zaman karakterimizi yansıttığından ya da  seçtiğimiz rengin bize olumlu ve olumsuz etkileri olduğundan haberiniz var mı?

KIRMIZI : Bu renk canlılık ve dinamizmle ilgili bir renktir. Mutluluğu temsil eder. Kırmızı renk, fiziksel olarak; ataklığı, canlılığı ve duygusal bağlamda; bir işi sonuna kadar götüren azmi ve kararlılığı gösterir.
İştah açar. O yüzden dünyadaki gıda firmalarının çoğu logosunda kırmızıyı kullanır. Kırmızı tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Yanlış bir inanış vardır; boğaların kırmızıya saldırdığı sanılır. Oysa boğalar renk körüdür. Kırmızıya değil, kendilerine sallanan koyu renkli beze saldırır.

YEŞİL : Duygusal olarak bizi en çok etkileyen bir organımız olan kalp organının , bu rengin yaydığı enerji alanında olduğu düşünülür. Doğanın ve baharın rengidir. Güven veren renktir. O yüzden bankaların logolarında hakim renktir. Yeşil yaratıcılığı körükler. Bu yüzden büyük lokanta mutfaklarında yeşil tercih edilir. Hastanelerde de yeşil rahatlatıcı özelliği nedeniyle kullanılır. Yeşil alanda insanların daha az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır.

SİYAH : Duygusallığı ve hüznü simgeler. Gücü ve tutkuyu temsil eder. Bizde ve batıda siyah matemi temsil ederken, Japonya'da siyah mutluluktur. Siyah fonda kullanılırsa karamsarlığı çağrıştırır. Einstein konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan odaları tercih ederdi.

MAVİ : Vücudumuzda boğaz bölgesini yansıtan bir renktir. Mavi renk gökyüzünün ve geniş ufukların, denizin simgesidir. Sınırsızlığı ve uzak bakışlılığı simgeler. Huzuru temsil eder ve sakinleştirir. Araplar mavinin kan akışını yavaşlattığına inanır, nazar boncuğu o yüzden mavidir. Batıda intiharları azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlar. Duvarları mavi olan okullarda çocukların daha az yaramazlık yaptığı saptanmıştır.

LACİVERT : Kozmik renk olarak kabul edilir; sonsuzluğu, otoriteyi, verimliliği simgeler. O yüzden dünyadaki firmaların yarıdan fazlası logolarında laciverdi kullanır. Lacivert giyen kişiler kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. İnsanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır.

MOR : Eskiden beri ihtişam ve lüksün son basamağı olarak düşünülür. Tarih , yüksek sınıfların, saray mensuplarının daima morla bezendiklerini kaydeder. Nevrotik duyguları açığa çıkardığından, insanların bilinçaltını  korkuttuğu saptanmıştır. İntihar edenlerin beğendiği renktir. 

PEMBE : Uyum ,neşe , şirinliğin ve sevginin simgesi. Rahat hissettiren ve dinlendiren bir renktir. Bu yüzden bazı büyük mağazalar tezgahtarlarına pembe üniforma giydirir ki, müşteriler kendilerini rahat hissetsin diye. Pembe aynı zamanda çocuk rengidir.

SARI : Sarı zeka , incelik ve pratiklikle ilgilidir. Toplumsal yaşamı ve birlikte çalışmayı yansıtan bir anlamı vardır. Geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin sembolüdür. Dikkat çekiciliğinden dolayı dünyada taksiler sarıdır. Sarı ayrıca hüzün ve özlemin rengidir. Sonbaharın tüm hüzünlü güzelliğinde onun her rengini izlemek mümkündür.


BEYAZ: Temizliği ve saflığı temsil eder. İstikrarı, devamlılığı simgeler. Politikacılar beyazı pek severler, çünkü temiz, dürüst izlenimi vermek isterler...

KAHVERENGİ : Gerçekçiliğin, plan ve sistemin rengidir. Kansas Ünv.’de bir sergide, duvarların rengi değiştirilebilir hale getirilmiş. Fonda beyaz kullanıldığında insanlar sergide yavaş hareket etmiş. Fon kahverengiye döndüğünde ise insanlar müzede daha çok yeri daha az zamanda gezmişler. Kahverengi insanı hızlandırır. Bu yüzden fastfoodlar iç mekanda kahverengi kullanır. Kahverengi toprak rengidir. Kıyafetlerde pek tercih edilmez, çünkü kahverengi giyen insanlar kalabalıkta dikkat çekmezler.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Yaratıcı Ürünler Serisi #001

Evinize birşeyler almak çıktınız. Ev eşyaları bölümünü hızlı hareketler geziyorsunuz. Bütün ürünler birbirine benziyor. Sanki hepsi bir fabrikadan çıkmış gibi...

Mesela bir tuzluk.

Ne kadar değişik olabilir ki...

Ama tuzlukların içinde yaratıcı bir dizayna sahip olan tuzluk hemen dikkatimizi çeker. Onu inceleriz ve saın alarız.

Mor ineklere ihtiyacı vardır şirketlerin. Bazısı fiyatta, bazısı ihtiyaca verdiği cevapta bazısı da dizaynda farklılıklar yaratır.

Bugünkü ürün dizaynda farklılık yaratmış. Pil şekilde tuzluk... Bence gayet yaratıcı da olmuş. Tezgahta görsem hemen saldırırım.

Bu ürün bir Türk'ün dizaynı. İsmi Mehmet Gözetlik.

İşte pil şekilde tasarımlar;


Bunlar Pil Değil!


Pil şeklilde tuzluk ve biberlik

1 Nisan 2011 Cuma

Gmail'den yeni buluş "Gmail Motion"

Gmail’den yepyeni bir teknoloji.

Gmail Motion…

Artık e-postalarınızı klavye ve mause ile değil, vücut hareketlerinizle yanıltabilseniz nasıl olurdu?

Mükemmel olurdu dediğinizi duyar gibiyim.
Gmail Motion’un çalışma prensibi e-postalarınızı webcam yardımıyla önceden belirlenmiş çeşitli hareketlerle yanıtlayabilecek, silebilecek kısacası klavyeyle yapabildiğiniz her şeyi bedeninizle yapabileceksiniz.

Haydi, bu güzel uygulamayı deneyin:)

Doğruyu söylemenin zamanı geldi sanırım:)

Bugün 1 Nisan 2011... Malum evrensel şaka günü:) Gmail'in kullanıcılara bu yılki şakası Gmail Motion oldu. Bence çok iyi hazırlanmış bir şaka. Şahsen benim çok hoşuma gitti:)
Herkese 1 Nisann.. :)

31 Mart 2011 Perşembe

Tatlıses Olayının Diğer Yüzü

İbrahim Tatlıses o bir efsane... Başına gelen talihsiz olayda bütün Türkiye üzüldü. Bir nevi kriz ortamıydı Tatlıses'in vurulması. Bu krizi Acıbadem Hastanesi fırsata çevirmeyi bildi. Acıbadem için mükemmel bir PR hareketi oldu. Günlerce haber programlarında Acıbadem Hastenesi'nin doktorlarını izledik. Hayati tehlikesi kalmayan Tatlıses'i hayata döndürme başarısı Acıbadem'in marka değerini bir hayli arttırdı.

MarketingTürkiye TV'nin bu olayın PR'la ilgilisini yerinde tespitlerle analiz etmiş. Haydi izleyelim.

GÖRÜNENİN ÖTESİNDE “TATLISES” VAKASI… MarketingTurkiyeTV

30 Mart 2011 Çarşamba

Avea'nın "Hakkmızda Hayırlısı" Reklamı Hayırlı Olsun:)

Son zamanlarda Vodafone ile Turkcell'in GSM anayasası furyası son hızıyla devam ediyor. Üstüne bir de bu iki firmanın anayasa kavgası da evlere şenlik. Eh, Avea'da boş durmadı tabii... Hemen bir reklam filmi hazırlanıyor. Reklam filminde de benim çok sevdiğim "Fasulye" oynuyor. Reklamın mesajı açık; "Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Avea 10 yıldır her yöne en uygun tarifeyle konuşturuyor. Gerçek müşteri memnuniyeti için Avea'ya gelin". Aslında bu haklar zaten olması gereken şeyler. Müşteriye sanki bir nimetmiş gibi sunmak biraz hoş olmadı. Tüketiciyi bilgilendirmek hoş ama ilk defa biz yapıyoruz demeye getirmek ne kadar hoştur, tartışılır. 


Bu furya böyle sürüp giderken tabi furyanın içinde Avea'da karşımıza bir reklam ile karşımıza çıktı. Avea yine aynı telkini veriyor; "Ben de onlar kadar kaliteliyim ama onlardan daha ucuzum" imajı ile çıktı. GSM sektöründe rekabet arttıkça tüketicinin yüzü gülüyor. Hem rekabetten ötürü fiyatda ve kalitedeki olumlu değişmeler hem de böylesi yaratıcı çalışmalar sayesinde yüzümüz gülüyor. 
İyiki Varsınız Avea, Turkcell, Vodafone.. :)


Haydi Avea'nın yeni reklam filmini izleyelim.


AVEA - HAKKIMIZDA HAYIRLISI from TBWA\ ISTANBUL on Vimeo.

27 Mart 2011 Pazar

Dünya Saati Etkinliği ve PR

İlk kez 2007 yılının Mart ayında Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) – Avustralya önderliğinde Sidney'de başlatılan ve 2008 yılında küresel bir etkinliğe dönüşen Dünya Saati (Earth Hour) hareketi bu yıl da 26 Mart 2011'de 20.30'da ışıkların 1 saatliğine kapatılmasıyla gerçekleştirilecek.
2011 yılı etkinliğine dünya çapında 60 ülkeden birçok kurumun katılması bekleniyor. Etkinliğe katılmak isteyenlerin evlerindeki ışıkları da bir saatliğine kapatmaları gerekiyor. Mart 2009'da 88 ülkenin katılımıyla 4400 şehirde katılım sağlanan Dünya Saati hareketine 2010 yılında Türkiye'nin de dâhil olduğu 128 ülke katıldı. Dünya Saati hareketinin amacı sürdürülebilir çevreye dikkat çekmek amacıyla iklim değişikliği sorununa işaret etmek.


Böylesine anlamlı bir organizasyon haline gelen bu etkinlik şirketlerin de ilgisin çekmeye başladı. Dünyada birçok şirket bu etkinliğe katıldı. Hilton Worldwide Türkiye Otelleri, İş Bankası, Kadir Has Üniversitesi, Kipa ve Panasonic de yer alıyor. Kipa harekete tüm dekoratif iç, dış totem aydınlatmalarını kapatarak ve mağaza iç ışıklarını da yarıya indirerek katıldılar. Aslında bu etkinlik şirketler için mükemmel bir fırsat... Çünkü firmalar için vazgeçilmez olan halka ilişkiler faaliyetleri bu tür organizasyonlarla yürütebilirler. WWF’in ortaya çıkardığı bu çevreci harekete dâhil olmak hem ucuz hem şirket içi maliyetleri azaltıcı(sembolikte olsa) hem de bu etkinlik sonrası medyada isimleri duyurmak çok kolaydır. Böylelikle kamuoyuna seslerini duyurabilirler. Firmaların hedef kitlelerine dolaylı da olsa ulaşmaları sağlanır bu sayede. Firmaların kamuoyuna mesajı aşağı yukarı şöyledir; “ Eğer biz bir firma olarak bu dünyada faaliyetlerimizi gerçekleştiriyorsak ve her birimiz bu dünyada hayatlarımızı devam ettiriyorsak ona saygı duymalıyız, onu korumalıyız. Biz dünyayı önemsiyoruz, koruyoruz. Haydi, hep birlikte dünyamızı koruyalım. Sen de ışıklarını kapa!”. Dediğim gibi bu etkinlik firmalar için çok ucuza halledeceği bir PR faaliyeti haline dönüştürülebilir. Yukarda saydığım şirketler bunu başardılar. Gazeteler, TV programları onlardan bahsetti.


Şimdi, “Dünya Saati” etkinliğine destek olan bir markanın konu ile ilgili çalışmasından bahsetmek istiyorum. Youtube markası bu etkinliğe sitesinde elinden geldiği kadar destek olmaya çalışmış. Videolar koymuş ve sitenin ara yüzünün ışıklarını bir switch yardımıyla açıp kapayabiliyorsunuz. Gayet basit ama yaratıcı değil mi? Bu çalışma Youtube’un benim gözümde marka değerini arttırdı. Ya sizin?